Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İzmir Emniyeti’nde tartışmalı iddialar gündemde: Rüşvete suçüstü operasyon

T24 yazarı Tolga Şardan, İzmir Emniyeti’ne ilişkin dikkat çeken iddialar ortaya koydu. Kritik şubelere yapılan tartışmalı görevlendirmeler ile rüşvet suçüstü operasyonu yeni soru işaretleri yarattı.

T24 yazarı Tolga Şardan, İzmir Emniyeti’ne ilişkin dikkat çeken iddialar

T24 yazarı Tolga Şardan,  Büyüteç köşesinde İzmir Emniyeti’ne yönelik ses getiren iddiaları kaleme aldı. Şardan’ın yazısında, geçmişte FETÖ davalarında yargılanmış bazı polislerin yeniden önemli pozisyonlara getirildiği ve iki farklı olayın soruşturmaya konu olduğu aktarıldı.

Devlet aracında şok iddia: “Şube müdürünün kardeşiyim”

Şardan’ın aktardığına göre, İzmir’de yapılan hız kontrolü sırasında durdurulan bir aracın devlet aracı olduğu ve Emniyet’in kritik bir birimine tahsis edildiği öne sürüldü. Araçtaki iki kişinin polis olmadığı tespit edilirken, sürücünün kendisini ilgili şube müdürünün kardeşi olarak tanıttığı iddia edildi. Olay sonrası idari soruşturma başlatıldığı ifade edildi.

Savcı ve iş insanıyla ilgili ziyaret iddiası rüşvet operasyonuna uzandı

Ekim ayında gündeme gelen ikinci iddia ise İzmir Adliyesi’nde görevli bir savcı ve İzmirli bir iş insanının, kritik bir şube müdürlüğüne yaptığı ziyaretle ilgili. İddialara göre iş insanı, makam aracı talebinin ardından araçla Menderes’teki bir benzin istasyonuna giderek, seri numaraları önceden alınmış 12 bin 500 doları rüşvet olarak teslim aldığı sırada jandarma tarafından suçüstü yakalandı. Polis memurlarının ifadeleri doğrultusunda hem adli hem de idari sürecin devam ettiği belirtildi.

Atamalarda şeffaflık tartışması büyüyor

Şardan, bu gelişmelerin İzmir Emniyeti’nde kritik pozisyonlardaki atamaların ve yetki kullanımının şeffaflığına dair yeni tartışmalar yarattığını vurguladı. İddiaların ardından gözlerin Emniyet teşkilatından yapılacak açıklamalara çevrildiği ifade edildi.

Şardan’ın köşe yazısında şu ifadeler yer aldı:

İzmir’de neler oluyor?

Büyüteç’in girişinde emniyette tuhaflıkların yaşandığından söz ettim.

Bu tuhaflıklardan ikisi İzmir’de yaşandı yakın zamanda.

Tuhaflıklardan ilki geçen mayısta Torbalı’da yaşandı. Denetim yapan trafik polisleri, hız limitlerini aşan araçları kontrol ederken, 170 kilometre hızla giden bir otomobili durdurdu.

Görevli resmi ekiplerce uygulama alanına alınan araçla ilgili yapılan ilk incelemede, araç ve araca takılı sivil plakanın İzmir Emniyeti’nde önemli bir şubeye tahsisli olduğu anlaşıldı.

Bu arada aracın İzmir Emniyeti’nin hangi birimine ait olduğunu bilgisi bu satırların yazarında mevcut. Ancak, herhangi bir adli soruşturmaya konu olmaması amacıyla saklı tuttum.

Polislerin araştırmayı yoğunlaştırması sonrasında devlete ait sivil aracın içindeki iki kişinin polis olmadığı tespit edildi.

Bu sırada denetim yapan ve yaka kameraları açık durumdaki trafik polisleri, aracı kullanan kişiye “söz konusu aracı kullanmaya yetkisi olmadığını” açıkladı. Bunun üzerine direksiyon başındaki sürücü, kendisinin İzmir Emniyeti’nde görevli şube müdürünün kardeşi olduğunu ve aracı kullanması amacıyla kendisine verdiğini anlattı.

Sürücü, trafik polisleriyle konuşmasında arkadaşıyla birlikte Şirince’ye kız arkadaşıyla gezmeye gittiğini anlatırken, trafik polisleri şaşkınlıklarını gizleyemediler.

Aracı denetim altına alan trafik polisleri, söz konusu kişiye trafik cezası keserken, devlete ait sivil aracı da ilgili şubenin personeline teslim etti.

İddiaya göre, aynı şube müdürü, eşine de benzer şekilde bir araç tahsis etti. Hatta şube müdürünün eşi devlete ait sivil aracı kullanırken emniyet önünde trafik kazası yaşadı. Kazayı, şube müdürüyle çalışan polisler üstlendi!

Emniyet Genel Müdürlüğü, yaşanan olay hakkında soruşturma başlattı.

İkinci tuhaf olay ise geçen ekimde yaşandı.

İddiaya göre, İzmir Adliyesi’nde görevli bir savcı, beraberinde İzmirli bir iş insanı ile birlikte yine İzmir Emniyeti’nde çok önemli bir şubenin müdürüne ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaretin devam ettiği sırada iş insanı, çok acil şekilde bir yere gidip geleceğini belirterek şube müdüründen kendisini araçla göndermesini talep etti.

İsteği olumlu bulan emniyet şube müdürü kendi makam aracı ve şoförüyle söz konusu iş insanını belirtilen adrese gönderdi.

Menderes’teki bir benzin istasyonuna çakarları yanık haldeki makam aracıyla giren iş insanı, benzin istasyonunun ofis kısmına geçti. Ardından ofiste görüştüğü kişiden, daha önce seri numaraları alınmış 12 bin 500 doları rüşvet olarak teslim alırken, soruşturmayı yürüten jandarma tarafından suçüstü yakalandı.

Jandarmanın operasyonuna, iş insanını benzin istasyonuna götüren polis memurunun da adı karıştı!

İlk ifadesinde polis memuru, iş insanını benzinliğe götürmesi için beraber çalıştığı şube müdürünün talimat verdiğini anlattı.

Rüşvet olayıyla ilgili savcılık adli soruşturma yürütürken, Emniyet Genel Müdürlüğü bu olayla ilgili de müfettiş görevlendirmesi yaptı.

Her iki olaya bakıldığında; İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın kamu güvenliğini sağlayan kolluk görevlilerine yönelik eleştirilere tepki göstermesini anlamak zorlaşıyor.

Bu arada her iki şube müdürünün sorumlu olduğu birimlerin teşkilatın en aktif iki operasyonel ve adli kolluk birimi olduğunu belirteyim.

Böylesi görevlere seçilen polis müdürlerinin hangi kriterlerle seçilerek görevlendirildiğinin açıklaması olmalı. Aldıkları sorumluluk ve yetkilerle, görev yaptıkları makamları kamu yararının dışında kullanmalarının önünün nasıl açıldığının açıklaması olmalı.